SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 1534 >>

33- NECAŞİ (r.a.) ÜZERİNDE (KILINAN) NAMAZ HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا عَبْدُ الأعلى، عَن معمر، عَن الزهري، عَن سعيد بْن المسيب، عَن هُرَيْرَة؛  - أن رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ قال: ((إن النجاشي قد مات)) فخرج رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ وأصحابه إلى البقيع. فصفنا خلفه. وتقدم رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ، فكبر أربع تكبيرات.

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Şüphesiz Necaşi öldü» buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ashabı Baki'a çıktılar. Efendimiz bizi arkasında saf dizdi ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önümüze geçerek (namaza durdu) dört tekbir aldı.

 

 

Diğer tahric: Ahmed ve Kütüb-i Sitte sahipleri bunu rivayet etmişlerdir.

Ebu Davud'un rivayetinde: 'Necaşi (r.a.)'in öldüğü gün Nebi (s.a.v.) Onun ölümünü ashabına bildirdi.' ifadesi vardır.

 

AÇIKLAMA: Necaşi: Habeşistan krallarına denir. Adı Ashame bin Ebhar'dır. Necaşi kelimesinin manası, hediye demektir. Bu zat; salih, zeki, akıllı, adil ve bilgili idi. İbn-i Cerir ve bir cemaatin dediğine göre Necaşi (r.a.)'m ölümü hicretin 9. yılı Receb ayına rastlar. Bir kavle göre Mekke fethinden önce vefat etmiştir.

 

Buradaki rivayete göre Necaşi (r.a.)'in namazı Baki'de kıldırılmıştır. Ebu Davud'un rivayetine göre musallada kılınmıştır. Medine'de iki musaIla vardı. Cenazelerin musallası Baki'de idi. Bayram namazları musallası Bathan'da idi. Ona Bathan, Baki  i de denilirdi. Bu gün Baki' adıyla meşhur olan Baki'a Bakiu'l-Ğarkad da denilir. Necaşi'nin namazının Bathan'da kıldırılmış olması da muhtemeldir.

 

Hadis; Nebi (s.a.v.)'in, Necaşi (r.a.)'in cenaze namazını dört tekbirIe kıldırdığına delildir. Ve başka bir beldede ölen bir müslüman'ın gıyabi cenaze namazının kılınmasının caizliğine delalet eder. Alimlerin bu husustaki görüşlerini el-Menhel yazarı özetle şöyle anlatır:

 

1- Hanefiler ile Malikiler: Gıyabi cenaze namazının kılınması meşrü değildir, demişlerdir. Bunlara göre cenazenin defnedildiği beldede namazı kılınmış olsun, olmasın; o belde namaz kılınmak istenen beldenin kıble yönünde olsun, olmasın farketmez. İbn-i Abdi'l-Berr, alimlerin ekserisinin böyle hükmettiklerini söylemişlerdir. Bunlar bu hadise şöyle cevap verirler: Nebi (s.a.v.)'in, Necaşi (r.a.)'in namazını kıldırması Nebi (s.a.v.)'e mahsus bir şeydir. Necaşi (r.a.)'in cenazesi Allah tarafından Nebi (s.a.v.)'in önüne getirilmiş veya aradaki mesafe kaldırılarak Nebi (s.a.v.) Necaşi (r.a.)'i görmüş ve ölüm haberini ashabına verdiği gibi, definden önce namazını kıldırmıştır. Nasıl Mi'rac olayını müteakip Mekke müşrikleri Mescid-i Aksa'nın şeklini tarif etmeyi Nebi (s.a.v.)'e teklif edince Allah Mescid-i Aksa'yı Nebi (s.a.v.)'in göreceği şekle sokmuştur. Bu itibarla Necaşi (r.a.)'in namazı, hazır olan cenaze'nin namazı gibidir. İmran bin Husayn (r.a.)'ın (1535 nolu) hadisi bunu te'yid eder.

 

Bu gruptaki alimler, Nebi (s.a.v.)'in Necaşi (r.a.)'in namazını kıldırması ile ilgili başka cevaplar da vermişlerdir. EI-Menhel'de bunlar izah edilmiştir.

 

2- Şafii, Ahmed ve Selef'in cumhuruna göre gıyabi cenaze namazını kılmak caizdir, Kişinin ölüp defnedildiği beldede cenaze namazı kılınmış olsun, olmasın. Keza defnedildiği $ehir, gıyabi namaz kılınacak şehrin kıble tarafınde, olsun, olmasın farketmez.

 

3- İbn-i Hibban: Cenazenin beldesi, namaz kılınacak şehrin kıble tarafında olduğu zaman gıyabi cenaze namazı kılınabilir, aksi takdirde kılınmaz, demiştir.

 

Hattabi: Necaşi (r.a.), Nebi (s.a.v.)'e inanan bir müslümandır. Fakat imanını gizli tutuyordu. Kafirler içerisinde öldüğünde cenaze namazını kıldıracak kimse orada yoktu. Bu sebeple Nebi (s.a.v.), Onun namazını kıldırmıştır. Nebi (s.a.v.)'in Onun namazını kıldırmasının sebebi Allah bilir budur. Hal böyle olunca bir müslüman öldüğünde cenaze namazı kılındıktan sonra başka beldelerde bulunanlar Onun namazını kıldırmazlar. Ancak Onun namazının bir engel dolayısıyla kılınmadığı bilinirse, mesafe ne kadar uzun da olsa gıyabi namazını kılmak sünnettir. Kılındığında kıbleye doğru durulur, demiştir. Takiyyü'd-Din de Hattabi gibi söylemiştir. El-Menhel yazarı, Onun da sözünü naklettikten sonra şöyle der: Bu söze itiraz edilir. Çünkü

 

 

tarihçilerin zikrettiklerine göre Necaşi (r.a.), Nebi (s.a.v.)'e altmış kişilik bir hey'et göndermiş; hey'etin içinde oğlu Ezhada vardı. Yola çıkan hey'et, Nebi (s.a.v.)'in yanına ulaşmadan denizde boğulmuşlardır. Necaşi (r.a.) altmış kişilik bir hey'et gönderir durumda iken öldüğü zaman yanında hiçbir müslümanın kalmamış olması, cidden akıldan uzaktır. Ölen kişinin bulunduğu beldede namazı kılınmadığı bilindiği zaman başka beldedekiler onun gıyabi namazını kılarlar, diyerek hadisin hükmünü mesnedsiz olarak hususileştirmek doğru bir hareket değildir. Hattabi ve Takiyyü'd-Din bu duruma düşmüşlerdir.

 

HADİSİN FIKIH YÖNÜ :

 

1- Ölüm haberini vermek meşrudur. Ancak haber verilişinin techiz, namaz, dua, defin ve vasiyetleri yerine getirmek için olması gerekir. Ölüm ilanıyla ilgili geniş ma'lumat 1476 nolu hadisde verilmiştir.

 

2- Gıyabi cenaze namazını kılmak meşrudur. Bu hususta, alimlerin görüşleri yukarıda anlatıldı.

3- Cenaze namazını mescidin dışında kılmak efdaldir.

 

4- Cenaze namazını dört tekbirle kılmak meşrudur. Bu husustaki geniş bilgi 1502 - 1504 nolu hadisler bahsinde geçmiştir.