33- NECAŞİ (r.a.)
ÜZERİNDE (KILINAN) NAMAZ HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الأعلى، عَن
معمر، عَن الزهري،
عَن سعيد بْن
المسيب، عَن
هُرَيْرَة؛ - أن
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ قال:
((إن النجاشي
قد مات)) فخرج
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسلَّمْ
وأصحابه إلى
البقيع. فصفنا
خلفه. وتقدم
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسلَّمْ،
فكبر أربع
تكبيرات.
Ebu Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Şüphesiz
Necaşi öldü» buyurdu. Sonra Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ve ashabı Baki'a çıktılar. Efendimiz bizi arkasında
saf dizdi ve Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) önümüze geçerek (namaza durdu) dört
tekbir aldı.
Diğer tahric: Ahmed ve Kütüb-i Sitte sahipleri bunu rivayet etmişlerdir.
Ebu Davud'un rivayetinde: 'Necaşi (r.a.)'in öldüğü gün Nebi (s.a.v.) Onun ölümünü
ashabına bildirdi.' ifadesi vardır.
AÇIKLAMA: Necaşi: Habeşistan krallarına denir. Adı Ashame bin Ebhar'dır. Necaşi kelimesinin manası, hediye demektir. Bu zat; salih, zeki, akıllı, adil ve bilgili idi. İbn-i Cerir ve bir cemaatin
dediğine göre Necaşi (r.a.)'m ölümü hicretin 9. yılı Receb ayına rastlar. Bir kavle göre Mekke fethinden önce
vefat etmiştir.
Buradaki
rivayete göre Necaşi (r.a.)'in namazı Baki'de
kıldırılmıştır. Ebu Davud'un
rivayetine göre musallada kılınmıştır. Medine'de iki musaIla
vardı. Cenazelerin musallası Baki'de idi. Bayram namazları musallası Bathan'da idi. Ona Bathan, Baki i de denilirdi.
Bu gün Baki' adıyla meşhur olan Baki'a Bakiu'l-Ğarkad da denilir. Necaşi'nin namazının Bathan'da
kıldırılmış olması da muhtemeldir.
Hadis; Nebi
(s.a.v.)'in, Necaşi (r.a.)'in cenaze namazını dört tekbirIe kıldırdığına delildir. Ve başka bir beldede ölen
bir müslüman'ın gıyabi cenaze namazının kılınmasının
caizliğine delalet eder. Alimlerin bu husustaki
görüşlerini el-Menhel yazarı özetle şöyle anlatır:
1- Hanefiler
ile Malikiler: Gıyabi cenaze namazının kılınması meşrü
değildir, demişlerdir. Bunlara göre cenazenin defnedildiği beldede namazı
kılınmış olsun, olmasın; o belde namaz kılınmak istenen beldenin kıble yönünde
olsun, olmasın farketmez. İbn-i
Abdi'l-Berr, alimlerin ekserisinin böyle hükmettiklerini söylemişlerdir.
Bunlar bu hadise şöyle cevap verirler: Nebi (s.a.v.)'in, Necaşi
(r.a.)'in namazını kıldırması Nebi (s.a.v.)'e mahsus bir şeydir. Necaşi (r.a.)'in cenazesi Allah tarafından Nebi (s.a.v.)'in
önüne getirilmiş veya aradaki mesafe kaldırılarak Nebi (s.a.v.) Necaşi (r.a.)'i görmüş ve ölüm haberini ashabına verdiği
gibi, definden önce namazını kıldırmıştır. Nasıl Mi'rac
olayını müteakip Mekke müşrikleri Mescid-i Aksa'nın şeklini tarif etmeyi Nebi (s.a.v.)'e teklif edince
Allah Mescid-i Aksa'yı Nebi
(s.a.v.)'in göreceği şekle sokmuştur. Bu itibarla Necaşi
(r.a.)'in namazı, hazır olan cenaze'nin namazı gibidir. İmran bin Husayn (r.a.)'ın (1535 nolu) hadisi bunu te'yid eder.
Bu gruptaki alimler, Nebi (s.a.v.)'in Necaşi
(r.a.)'in namazını kıldırması ile ilgili başka cevaplar da vermişlerdir. EI-Menhel'de bunlar izah edilmiştir.
2- Şafii, Ahmed ve Selef'in cumhuruna göre gıyabi cenaze namazını
kılmak caizdir, Kişinin ölüp defnedildiği beldede cenaze namazı kılınmış olsun,
olmasın. Keza defnedildiği $ehir, gıyabi namaz
kılınacak şehrin kıble tarafınde, olsun, olmasın farketmez.
3- İbn-i Hibban: Cenazenin beldesi,
namaz kılınacak şehrin kıble tarafında olduğu zaman gıyabi cenaze namazı
kılınabilir, aksi takdirde kılınmaz, demiştir.
Hattabi: Necaşi (r.a.), Nebi
(s.a.v.)'e inanan bir müslümandır. Fakat imanını
gizli tutuyordu. Kafirler içerisinde öldüğünde cenaze
namazını kıldıracak kimse orada yoktu. Bu sebeple Nebi (s.a.v.), Onun namazını
kıldırmıştır. Nebi (s.a.v.)'in Onun namazını kıldırmasının sebebi Allah bilir
budur. Hal böyle olunca bir müslüman öldüğünde cenaze
namazı kılındıktan sonra başka beldelerde bulunanlar Onun namazını
kıldırmazlar. Ancak Onun namazının bir engel dolayısıyla kılınmadığı bilinirse,
mesafe ne kadar uzun da olsa gıyabi namazını kılmak sünnettir. Kılındığında
kıbleye doğru durulur, demiştir. Takiyyü'd-Din de Hattabi gibi söylemiştir. El-Menhel
yazarı, Onun da sözünü naklettikten sonra şöyle der: Bu söze itiraz edilir.
Çünkü
tarihçilerin zikrettiklerine göre Necaşi
(r.a.), Nebi (s.a.v.)'e altmış kişilik bir hey'et
göndermiş; hey'etin içinde oğlu Ezhada
vardı. Yola çıkan hey'et, Nebi (s.a.v.)'in yanına
ulaşmadan denizde boğulmuşlardır. Necaşi (r.a.)
altmış kişilik bir hey'et gönderir durumda iken
öldüğü zaman yanında hiçbir müslümanın kalmamış
olması, cidden akıldan uzaktır. Ölen kişinin bulunduğu beldede namazı
kılınmadığı bilindiği zaman başka beldedekiler onun gıyabi namazını kılarlar,
diyerek hadisin hükmünü mesnedsiz olarak
hususileştirmek doğru bir hareket değildir. Hattabi
ve Takiyyü'd-Din bu duruma düşmüşlerdir.
HADİSİN FIKIH YÖNÜ :
1- Ölüm
haberini vermek meşrudur. Ancak haber verilişinin techiz,
namaz, dua, defin ve vasiyetleri yerine getirmek için olması gerekir. Ölüm
ilanıyla ilgili geniş ma'lumat 1476 nolu hadisde verilmiştir.
2- Gıyabi
cenaze namazını kılmak meşrudur. Bu hususta, alimlerin
görüşleri yukarıda anlatıldı.
3- Cenaze
namazını mescidin dışında kılmak efdaldir.
4- Cenaze
namazını dört tekbirle kılmak meşrudur. Bu husustaki geniş bilgi 1502 - 1504 nolu hadisler bahsinde
geçmiştir.